0-6 yaş arası çocukların gelişimi tüm dünyada aynıdır, yani tüm çocuklar aynı yaşlarda yürürler, konuşurlar, vs. Ancak çokça geciken çocukları bir sorun olabilir mi diyerek çocuk doktoruna yönlendiriyoruz. 0-6 yaş gelişimine biz ontogenez diyoruz: Ortogenez tüm dünya çocuklarında ırk, coğrafya, ülke şartları fark etmeksizin aynıdır. Çevre faktörleri 6 yaşından sonra devreye girer. Çocuğun gelişimi, yani ontogenez kendi kendini tamamlayınca çocuğun hayatında yeni bir dönem başlıyor. Bu sebeple okula başlama yaşı tüm dünyada aynıdır. Zeka (IQ) testleri de 7 yaşından sonra başlar. 0-6 yaşlarında yalnızca gelişim testleri kullanılır. Niçin? Çünkü çocuklar gelişirler ve gelişirken de öğrenirler. Bu sebeple 6 yaş öncesi herhangi bir kurs önermiyoruz. Çocukların spor, müzik, resim gibi kurslara 7 yaşından sonra başlamalarını öneriyoruz.

Bir örnekle ihtimalleri değerlendirelim:

  • 6 yaş öncesi resim kursu olmamalı. Çünkü ontogenez bitmedi, çocuğun ince motor gelişimi (yani ellerini kullanma) tamamlanmadı.
  • 4 yaşında resme çok yetenekli bir çocuğumuz var. Bu durumda resim için gerekli tüm malzemeleri almalı, çocuğa ortamı hazırlamalı, ancak çocuğun kendisi istediği zaman, kendisinin istediği şekilde materyali kullanmasına izin vermeli ve asla “öğretmemeli” ve zorlamamalıyız. Resim sergilerine götürebilir, yaşına uygun resim ve güzel sanatlarla ilgili dergiler verebilir, soruları olduğunda da gene çocuğun yaşına uygun cevaplar verebiliriz. Fark ettiniz, asla kursa göndermiyoruz.
  • Eğer ailesi çocuğu resim kursuna gönderirse ne olur? Çocuk gittiği kursta sadece gördüğü ekolü öğrenecek, diğer alanlar duracak ve çocuğun öğrenme özgürlüğü engellenerek gelişim zenginliği kısıtlanmış olacak. Özetle, belki bu çocuk – resme yeteneği olmasına rağmen – ressam olmayacaktı, daha başka yetenekler de geliştirerek mesela çok iyi bir mimar olacaktı, ama maalesef.

3 yaşında bir kız çocuğunu takip ediyordum. Gerçekten de 7 yaşında gibi resim yapıyordu. Annesi de ressamdı, evde çalışıyordu. Bu kızın hem yeteneği vardı, hem de evde görerek öğreniyordu. Annesi kurs aldıracağım diye tutturdu. 7 yaşından önce kursa göndermemelerini, yaptığı resimleri saklayıp, çerçeveletip bir yerde sergilemelerini, çocuğu sana sergi açtık diyerek motive etmelerini söyledim. Aile çocuğun sergisini açtığında ben de gidip kutladım.

Spor aktivitelerine gelince: Sadece jimnastik 5 yaşında başlar, diğer tüm sporlar 7 yaşında başlarlar. Şimdilerde 3 yaşında havuzlarda yüzme kursları çok moda. Aileler sorduğunda onlara çocukları suda rahatlayacak, enerjisini atacak, doya doya oynayacak ise (yani ana babanın amacı bu ve kurs da bu şekilde davranıyor ise) olabilir diyorum. Ama çocuğu yüzme öğrenmesi için kursa veriyorsanız, henüz çok küçük, öğrenemeyecek. Bağımsız yüzme yaşı ortalama 5 yaştır. İlköğrenim 1. sınıfta tüm çocukların dikkati okuma yazmadadır, okumayı bilerek başlayanlarda bile yazmadadır. Ben kursa giderek çocukların dikkatlerinin bölünmesini pek tavsiye etmiyorum. Yarıyıl içindeki kurslar yerine bilhassa spor için yaz okullarını tavsiye ediyorum. Niçin? Çünkü çocukların yaşını yaşaması, oyun oynaması, vücudunu kullanması için pek alan kalmadı. Hal bu ki bir kuşak öncesi biz anne babalar sokakta, bahçede, tarlada oynayarak büyürdük. Sokaktaki herkes birbirini tanırdı, herkes birbirine güvenirdi. Şimdi ise değil sokaktakiler, aynı apartmanda oturan kapı komşuları bile birbirini tanımıyor. Peki, çocuklar kiminle, nerede oynayacaklar? Kurslar işte burada güvenli yerler oluyor. Eğer kursları çocuklarımıza sunmazsak, bu sefer de okul, ödev ve ev arasında sıkışıp kalıyorlar. Sonrasında da davranış problemleri başlıyor. 7 yaşından sonra her çocuğun uygun bir sporla meşgul olmasını öneririm. Aksi takdirde sanal alemde, ekran karşısında tüm zamanlarını tüketiyorlar. Ekran karşısındaki çocuğun vücudunun ve beyninin ürettiği hiçbir şey yok, sadece parmağı ve biraz da eli çalışıyor. Hal bu ki öğrenmenin 3 ayağı var; Görsel, işitsel ve dokunsal. Ekran sadece görsellik sunuyor. Çocuğun hangi sporu yapacağına aile karar verebilir, çocuklarını en iyi onlar tanıyorlar. Çocuğun neye yatkınlığı var ise, o spor olabilir. Aile bilemiyorum derse okuldan sınıf öğretmeni veya spor öğretmeninin de fikri alınabilir. Bir örnek vermek istiyorum: 9 yaş erkek çocuğu, davranış problemleri için takip ediyordum. Teneffüslerde arkadaşlarının hepsi futbol oynuyor, çocuğun da o grupta olmak için canı gidiyor, ama top oynamayı hiç mi hiç bilmiyordu. Kaleci olmaya razıydı, ama kaleci bile yapmıyorlardı. Kenarda top toplamaya kalıyordu. Ailesi ise futbolun kendilerine yakışmadığını, isterse sadece tenis oynayabileceğini söylüyordu. Çocuk zaten 3 yıldır tenis kursuna gidiyordu, ana babasından da iyi tenis oynuyordu. Bu aileyi biraz futbol kuralları ve tekniği öğrenmesi için çocuklarını kursa vermeye 6 ayda zar zor ikna ettim. Çocuklarının okulda grup içinde olması gerekiyordu, ama hiç arkadaşı yoktu, ailenin tek çocuğu idi. Futbol çok işe yaradı.

Müzik aleti çalma kurslarını eğer çocukta istek varsa öneriyorum. Çocuk işitsel öğrenme kanalında ise müziği ısrarla öneriyorum. Bu grup çocukları hepimiz hemen tanırız, seslerle, müzikle çok ilgilidirler. Konservatuarların yarı dönemli sınıfları son derece uygundur. Tekrar edeyim, aile istediği için değil, çocuk istiyorsa, yatkınsa, ilgili ise. Çocukları resim ve drama kurslarına göndermek nedense pek kimsenin aklına gelmiyor. Bu kursları ilköğrenim çağında çoğu çocuğa ben önerdim. Drama kursları kendini ifade etmede sorunu olan, sözcükleri nerde nasıl kullanacağını, sesini nerede yükseltip, nasıl susacağını bilmeyen – pek çok – çocuk için önemli bir imkan. Bazen herhangi bir sorunla bana getirilen çocuğun hakikaten hiçbir alanda yeteneği olmuyor, bir şey için isteği de olmuyor. Ama aile çıkıp yalnız kaldığımızda ne yaparsan rahatlarsın, ne zaman kendini mutlu hissedersin diye sorduğumda, mesela, resim yapınca ama hiç yeteneğim yok dediğinde, bu çocuğun da istediği kursa gitmesi için ailesine ısrar ediyorum. Herhangi bir kursa gitmek için illa da yetenek gerekmiyor; Amacımız çocuğun kendi tercihi olan bir alanda iyi kötü meşgul olması, yoksa hiçbir çocuktan kursa gitti diye meslek profesyoneli olmasını beklemiyoruz.

Bazı anne ve babalar çocuklarının her şeyi biliyor ve yapıyor olmasını istiyorlar; Dersleri çok iyi olsun, piyano çalsın, tenis oynasın… Çocuk özel okula gitse bile dersleri daha iyi olsun diye üstüne eve özel öğretmen tutuyorlar. Çocuk 100 üzerinden 100 alsın istiyorlar. Hem özel okulda hem de eve özel öğretmen geliyor, dersleri neden 100 değil (80-90 arası) diye takip ettiğim çok çocuk var. Velilerin biraz durup düşünmesi gerekiyor, neden her şeyi tam istiyorum diye. Benim cevabım bunu kendileri için istiyorlar. Başkalarına karşı çocuğuyla gurur duymak için, kendisi yapamadığı için, kendisinin çocukluk hayali olduğu için… Ama çocuğun çocukluk yaşını, oyun çağını ondan almamalıyız. Bir daha bu yaşlar geri gelmeyecek. Öğrenmenin yaşı yoktur, her yaşta her şeyi öğrenebiliriz ama çocukluğumuzda bir şeyler eksikse onu sonra dolduramıyoruz.